Köreldim

Kadim Uygarlıklar

Netflix'te yayınlanmaya başlayan Kadim Uygarlıklar dizi / belgeselinin incelemesi ve de üzerine düşüncelerimi paylaştığım yazım.

Haemos Haemos - - 7 dk okuma süresi
133

Dizi Adı : Kadim Uygarlıklar

Yönetmen : Graham Hancock

Tür : Belgesel – Tarih

Yapım : Kasım – 2022

Netflix’in yapımlarının özellikle Türk toplumu için biraz “ters” düştüğünü düşünsem de; Netflix’te yer alan belgeseller ilgimi çekiyor. Bunlardan biri de Kadim Uygarlıklar isimli bir dizi – belgesel oldu. Özellikle tarih – arkeoloji anlamında merak uyandıracak içerikleri izleyip, daha fazla araştırma yapmam gerektiğini düşündüğüm için izlemek istedim.

Belgesel anlatıcısı Graham Hancock. Kendisinin Wikipedia adresinde, hakkında pek de olumlu şeyler söylenen biri değil 😅 Ancak buna rağmen bence anlattıklarını hiç ilgisiz alakasız şeyler değil. Tabii ki bu benim düşüncem.

Nereden Geldik?

Belgesel, insanoğlunun eski dönemde ( bundan 12800 yıl kadar evvel ) çok zeki ve medeni olduğunu ancak yaşanan büyük bir felaket ile beraber insanoğlunun hafızasının bir anda silindiğini savunuyor. Böyle düşünen Hancock, Kadim Uygarlıklar isimli dizi-belgeselde izleyicileri bunu bir nevi “ispat etmeye” çalışıyor.

Dünyanın çeşitli yerlerinde, çeşitli yapılar gösteriliyor. Gunun Padang ile başlayan belgesel, ardından Meksika, Malta, Göbeklitepe, Ohio gibi pek çok farklı alanı geziyor. Buralardaki eski yapılarda insanlığa ait mesajlar aranıyor.

Yaratılış Mitleri

Aslında Hancock’un yola çıkış nedeni mitler. Pek çok farklı yörede, birbirinden habersiz insanların sürekli olarak benzer şeylerden bahsetmesi tesadüften fazlasını gerektiriyor. Sürekli olarak felaketten kurtulup, denizden gelen ve insanlığa mühendisliği – tarımı – kültürü öğreten birileri var.

Bazı inanışlarda da benzer şekilde bir felaket oluyor, bu felaketten kurtulan insan ve hayvanların günümüz insanının atası olduğu düşünülüyor.

Meksika’da Quetzalcoalt ( tüylü yılan ), Malta’da Sansuna gibi gibi pek çok farklı yaratılış miti benzer hikayelere sahip.

Gök bilimi

O dönem şehirleşme veya ışık kirliliği gibi şeyler olmadığı için, gökyüzü çok iyi izlenmiş. Yıldızların hareketleri, konumlanmaları, yapılmış olan tapınakların girişlerinin devamlı olarak belli bir açıyla değiştirilmesine sebep olmuş.

Kadim Uygarlıklar sıkı sıkıya gök bilimi incelemesi yapmış, çok da güzel bunları işlemiş. Fakat yine aynı uygarlıklar, biraz daha açıklayıcı şeyler bırakmış olsa hiç bunlar tartışılmazdı 🙁

Türkler ve Tarihe Katkıları

Buzulların kıyaslanması esnasında Piri Reis’in dünya haritasının referans alınması çok güzeldi. Tarihi ve arkeolojik olarak ne kadar doğru bilemem ancak bir Türk olarak gururlandım. Aynı zamanda Göbeklitepe ve Kapadokya bölgesinin de dizide bolca geçmesi çok mutlu etti.

Daha öncesinde Göreme gezisi sırasında Kaymaklı yer altı şehrine gitmiştim. Benzer şekilde Derinkuyu yer altı şehrinin olduğunu da anlatmışlardı. Fakat ben daima askeri bir sığınak olarak öğrendim.

Belgeselde de turistlerin ilgisini çeken bir bilgi olduğu söylendi. Bu sebeple anlatmaya devam edilmiş. Ancak dizideki bir düşünceye göre bu barınaklar Yima isimli Zerdüşt’e Erken Dryas döneminde yapması için haber verilen yerler. Böylece buzul çağından korunabilecekler.

Yılan motifleri

Kurtarıcıların devamlı olarak yılan ile bir ilişkisi var. Yılan göyük, Göbeklitepe’de 43’üncü sütundaki yılanlar, Meksida’da Quetzalcoatl. O dönemdeki insanlar bir şekilde bizlere mutlaka bir şey aktarmak istemiş. Çünkü Göbeklitepe yapıldıktan sonra, çakıl taşları oradaki insanların isteği üzerine, kendi elleriyle kapatılmış.

Şimdi düşünüyorum da, gerçekten bu motifleri bir “geleceğe mesaj kapsülü” olarak kullanmış olabilirler. Şu anda ben Türkçe bir mesaj yazsam, bunun gelecekte çözümlenip çözümlenemeyeceğini tam olarak bilemem. Ama ben bir motif çizersem, en basit insana dahi anlatır gibi basit motifler her şeyi aktarır, evrenseldir. Bu düşünce benim de kafama hafiften yattı gibi.

Arkeologlar

Dizi boyunca arkeologlar ve bilim insanları bir şekilde topun ağzında. Hancock bu konuda pek çoğunun bilimsel makaleleri ve tezleri, insanlığın bu kadar eski bir tarihi olmadığı varsayımı üzerine yazıldı. benim düşüncelerimin kabul edilmesi veya ispatlanması, pek çoğunun çalışmalarını boşa çıkarır. diye bir açıklama yapıyor ki bu konuda haksız da sayılmaz. Pek çok biliminsanı aksi bir durumda savundukları şeylerin boşa çıkması nedeniyle zorluk yaşayabilir.

Kadim Uygarlıklar Hakkında

Doğrusu, yanlışı nedir tam olarak bilebilecek maalesef arkeoloji ve tarih bilgim yok. Ancak bir gerçek var ki; bu belgesel, insanların ilgisini çekmiş. Aynı zamanda insanları düşünmeye sevk ediyor. Bence pek çok saçma dizi veya filmdense, insanlar oturup bu belgeseli izlemeli.

Hiç değilse dünya genelindeki pek çok yapının nerelerden gelip nerelere gittiğini görebilirler. Şahsen ben bir solukta bitirdim. Belgesel toplamda 8 bölümden oluşuyor, bölümler yarımşar saat. Bir solukta rahatlıkla bitirebilir. Eminim ki bitirdikten sonra sizlerin de aklına yatan bazı düşünceler olacaktır.

İlgili Yazılar

1 Yorum

  1. Mustafa - -

    Kadim uygarlıklar belgeselini izledim. Belgesel giriş seviye arkeoloji bilgisi vermekte. Fikirler aklıma tam olarak yatmasa da güzel ipuçları var

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir