Köreldim

YGA 2020

Haemos Haemos - - 27 dk okuma süresi
97

İlk olarak 2017 yılında tanıştığım YGA ile bu sene kabul edilmem ile beraber YGA 2020 sayesinde 2. buluşmamızın da sonuna geldik.

Bu sene “sen de kanatlarını dünyaya aç” mottosuyla yapılan buluşma, 19 yıldır alışılagelmiş toplantı salonlarının aksine pandemi nedeniyle online gerçekleştirildi.

Nedir YGA?

Aslında 2017 yılında katıldığım yazımı buraya koyarak, YGA ve etkinliklerinden bahsetmiştim lakin zalım veri kaybı yüzünden o da toz oldu. Sizlere tabii ki bu güzel topluluktan bir kez daha erinecek asla değilim, sonuna kadar değeceğini düşünüyorum 😇

YGA yani Young Ghuru Academy, en en temelinde çift kanatlı bireyler yetiştirmek, geleceğin sürdürülebilir teknolojilerinde, yeniliklerinde yer almayı temel amacı olarak belirlemiş sivil toplum kuruluşu. Resmi web sayfaları için https://www.yga.org.tr/tr adresini ziyaret edebilirsiniz.

Burada “çift kanatlı gençler yetiştirir” sözündeki kanatlardan biri donanım diğeri ise vicdan. Aslında temelini dayandırdıkları düşünce yapısı dahi benim YGA ile ortak bir paydada buluşmama yetti de arttı diyebilirim. Bunun yanı sıra çok başarılı hayal ortakları da var, örneğin 2017’de katıldığımızda Ali KOÇ ve o dönemin Turkcell CEO’su Kaan TERZİOĞLU gibi rol model alınabilecek isimler vardı.

Onlarla normal şartlarda bir araya gelebilme şansım çok çok düşük hatta neredeyse yok. Ancak YGA sayesinde bu gerçekleşiyor.

YGA Katılım – Gönüllüsü olmak

YGA her sene düzenlenen etkinliklerinde başvuruları topluyor ve ardından başvurular içerisinden duruma göre ( normalde 3000 kişiydi ancak bu sene online platformda 10.000 kişi kabul edildi ) seçim yapılıyor ve çağırılıyorsunuz.

YGA’ya ilk adımı burada attıktan sonra genel olarak yanıyorsunuz. O kadar farklı görüşler, o kadar güzel düşünceler oluyor ki gerçekten yanmamak elde değil. Aşık ile maşuk gibi düşünün yani 😀

Ardından isterseniz belirlediğiniz projelerde gönüllü çalışmak için başvuruda bulunuyorsunuz. Seçilmeniz halinde ise bir mülakat yapılıyor ve mülakattan sonra bu projelerde gönüllü olup olamayacağını belirleniyor. YGA’da mülakatlarda özgeçmişe değil özgeleceğe bakılıyor.

YGA 2020

Evet, dilim döndüğünce biraz olsun YGA’yı anlatabildiysem ne mutlu bana. Şimdi dönelim YGA 2020 yazımıza… Sanırım yılbaşı belirleniyor sloganlar. Bu slogan da gerçekten Covid-19 ile beraber çok güzel “cuk” oturmuş bir slogan oldu. Artık bu pandemi nedeniyle gerçekten de dünyayla etkileşimimiz ne kadar kolay değil mi?

Bir de oturumlar ve toplantılar öncesinde hani hep kalemdi, defterdi vs. dağıtılır ya. Ben şahsen onlarla ancak 1-2 sayfa yazı yazarsam yazarım. Lakin söz konusu YGA olduğunda, ders çalışırmış gibi sürekli olarak not tutmak çok keyif veriyor 😀 Bu yazımda da benim not alabildiğim konular üzerinden ilerleyeceğim. Bu yazdıklarım YGA’nın sadece çok çok küçük bir kısmı olacak, olabilecek. O yoğunluğu kelimelere dökebilmem ne yazık ki çok çok zor☺

Sabah oturumları

Normalde yalnızca 1 gün yapılan oturumlar, bu sefer 2 güne yayılmıştı ve Londra & New york üzerinden katılımcılar olduğundan saat farkı da göz önünde bulundurularak buna göre bir koordinasyon sağlanmış.

Jean Marc Feghali – Prof. Washington Yotta Ochieng

Sabah oturumu Jean Marc Feghali Lübnanlı görme engelli bir öğrenci ve onun mentoru, aynı zamanda öğretmeni olan Prof. Washington Yotta Ochieng ile başladı. YGA’nın WeWalk projesi sayesinde YGA ile tanışmışlar.

Prof. Washington bir uzay mühendisi, çocukken ilk defa uçak görmesi üzerine annesinin “Bu uçağa binmekle kalmayacaklsın, bu uçağı yapacaksın” demiş. Sonrasında da o gazla gerçekten uçak mimarisi konusunda ciddi projelerde yer almış ya la 😅

Haydar Yenigün ( Ford Otosan Genel Müdür )

Sonrasında çoklu oturum seanslarına geçildi. Burada birden fazla konuşmacı oluyor, siz dilediğiniz seansı seçiyorsunuz ve oraya katılıyorsunuz. Daha önceden instagram postları ile soru soranlar belirleniyor, onların da bu konuşmacılara soru sorması sağlanıyor. YGA 2020 bu yönüyle fazlaca sosyal oldu cidden.

Ben de Haydar Bey’in oturumuna katıldım. Aslında Haydar Bey ve diğer tüm katılımcılar Hanım / Bey denmeyi sonuna kadar hak ediyorlar ancak öylesine sıcak ve samimi davranıyorlar ki, gerçekten bir abi/abla havasında bizlere yol göstermek istedikleri çok belli. Hani o yüzden arada abi – abla dersem bu tamamen kendilerinin gençlere verdikleri o pozitif enerjiden 😊

Kendisinin konuşması esnasında dikkatimi çeken ve benim de benzer şekilde düşündüğüm ev ve iş hayatının ayrı olması düşüncesi oldu. Pandemi döneminde tabii ki herkes evde çalışmak zorunda hissediyor ancak geleceğin çalışma modelinde uzaktan çalışmanın da çok matah bir şey olmayacağını düşünüyorum.

Gençlerden “pandemi döneminde iş disiplininizi nasıl sağlıyorsunuz?” şeklinde bir soru geldi ve kendisi erinmeden güzelce bir liste çıkarttı;

  • Erken kalkın.
  • İş yerindeki disiplini devam ettirin ( Dışarıya çıkın, tuvalet molasına – sigara molasına çıkın, spor yapın vb. Yani hayatınızı 180 metre kare yere sınırlamayın )
  • İlla ki dışarı çıkın.
  • Kafanızda bir ajanda olsun, gününüzü planlayın.

Sonrasında bir mühendis adayı bir arkadaşın gerçekten mühendislik yapabilecek miyiz yoksa ezberden mi gidiyoruz sorusu üzerine şu yaşanmış örneği anlattı;

1997 yılında bir haber geldi, kapının önüne 12 tane robot gelmiş, kamyondaymış. O döneme kadar robot nedir, ne işe yarar hiç birimiz bilmezdik. Bazı çalışanlarımız bu işin olamayacağını söyleyip, istifa etti. Kalan arkadaşlar ile beraber, her gün kitapları karıştırmaya başladım. Robotik sistemleri çözmek, nasıl kullanacağımızı anlayabilmek için. Şu an sayısını dahi bilmediğim, her yeni operasyon için ortalama 400-500 robot aramıza katılıyor. Yani, sizler çağa uyum sağlayarak mühendislik de yapabilirsiniz; istifanızı da verebilirsiniz.

Bana kalırsa bu çok güzel bir örnekti, fazlasıyla yetti bana 😁

Serdar TURAN ( Harvard Business Review )

Serdar Abi ise çeşitli zamanlarda gelerek, o döneme kadar olan konuşmaların güzel değerlendirmelerini yaparak bizlerle paylaşımlarda bulundu.

Konuşmasından en çok dikkatimi çeken cümlelerden biri ise Churchill tarafından söylenen “İyi bir krizi asla ziyan etmeyin” sözü oldu. Gerçekten bakıldığında pek çok büyük ekonomi oluşmasından evvel büyük bir kriz, çok büyük yapılanmalar öncesinde bozulmalar var. Hele ki şu dönemde kriz olarak görünen eve kapanmalar, bazı insanlar tarafından ne güzel fırsatlara çevriliyor.

Bir diğeri ve bence YGA 2020’nin sözü olmayı hak eden söz “İnsanoğlu ego sistemden, eko sisteme geçiş evresinde” sözü oldu. Gerçekten de bakıldığında sürdürülebilir kalkınma, geri dönüşüm, doğa, merkeze insanın konduğu hizmet anlayışları başladı.

Şimdiye kadar iş dünyasının bir şeyi merkeze alması için, ondan maddi bir fayda sağlaması gerekiyordu. Ancak artık iş dünyası da insan olmadan tüm bunların anlamının olmadığının farkına varmış durumda.

“Aramakla bulunmaz ama bulanlar da arayanlardır.”

Beyazıd-ı Bestâmi

Akşam Seansları

Dr. Mehmet ÖZ ( Kalp Cerrahı )

Hepimizin yakından tanıdığı, Amerika’da yaptığı programlarda yurtdışında da tanınan Türk doktorlardan Mehmet Hoca da evlerimize konuk oldu. Kendisi özellikle şükran ve yardımlaşma konuları üzerine bir konuşma yaptı.

Kalp ameliyatı örneği üzerinden YGA ile ortak bir paydada buluşan bir bölümü vardı; “kalp ameliyatında benimle beraber anestezi uzmanı, hemşire, yardımcılar vs. birlik halinde çalışıyoruz ve ekip halinde hareket ediyoruz. Birlik olma halimiz sayesinde bugün ben bu kadar ünlü bir doktor oldum” diyor.

YGA düşünce yapısında da sıfırdan bir şeyleri geliştirirken, herkes fikirlerini ortaya atıyor. Sonrasında bu fikrin üzerine farklı bir YGA’lı bir fikir koyuyor. Böyle böyle üst üste konarak yeni projeler çıkarılıyor. Bu sayede de ekip çalışması ön plana çıkıyor.

Bir de körelmek ve kör nokta bağdaştırdığım kelimeler olduğu için konuşmasının sonunda “Hepimizin kör noktaları var. Bu tarz etkinlikler ve fikir alışverişinde bulunabildiğimiz etkinlikler sayesinde bu kör noktalarımızı fark ederek, bunların üstesinden gelebiliriz” diyor. Bana kalırsa da kesinlikle doğru, kör noktalardan daha zararlı bir durum varsa o da kör noktaları bilmemek. Bu tıpkı savaş için hazırlanıp, kiminle savaşacağını bilmemek gibi.

Vuslat DOĞAN SABANCI ( Vuslat Foundation )

Vuslat Hanım da bizlere Türkçeye de bir deyim olarak yerleşmiş olan “Can kulağıyla dinlemek – Aklı ve kalbi dinlemek” konusunda çok güzel bir konuşma yaptı. Kendisinin sorduğu ve bence herkesin de kendi içerisinde cevaplaması gereken şu kritik soru, günümüz iletişimsizliğinin bence en net çözümü olacak;

“Dinlerken kendinle mi meşgulsün, sıra bana gelsin diye mi bekliyorsun, yanıt vermek için bekliyorsun?” Günümüzde ne yazık ki çoğu iletişim problemi bence tam olarak bundan kaynaklanıyor.

Aynı zamanda kendisi bizlerden bir de söz aldı, şimdiye kadar tuttum umarım bundan sonra da sözümü tutabilirim 😇 Her gün birini hem aklımı, hem kalbimi seferber edip dinleyeceğim. Ve bunu yaptığımda kendimi tebrik edeceğim.

Zaiban SALBİ ( Uluslararası Kadınlar )

Zainab SALBİ’nin de hikayesi oldukça farklı. Kendisi 23 yaşında savaş dönemi esnasında kadınları örgütleyerek savaş mağduru Bosnalı kadınlara yardım ediyor. Sonrasında kurduğu bu topluluk büyüyor ve artık dünyanın pek çok yerinde kadınlara yardımcı olan bir dernek halini alıyor. Ardından dönemin Amerikan başkanı tarafından onur ödülüne layık görülüyor.

Vuslat DOĞAN SABANCI ile aynı oturumda genç yaşta çok cesaretli biri olduğunu ve günlük rutinlerinin nasıl olduğunu kendisine soruyor. Kendisinin yanıtı ise gerçekten güzel;

  • Kalbimin odasına giriyorum ( içselleştirme olayı )
  • Meditasyon yapıyorum
  • Kendi kendime düşünüyorum

“İnanmış kalp çoğunluktur”

YGA Ortak görüş
Linda ROTTENGERG ( Endeavour kurucusu )
Aslı KURUL TÜRKMEN ( Endeavour Türkiye direktörü )

Aslında bu ikili hakkında sanıyorum ki en iyi özet, şu üstteki fotoğraf. Sanıyorum yaklaşık yarım saat kadar devam etti program lakin şu tebessüm hiç mi gitmez arkadaş? Gerçekten enerjileri harikaydı, çok keyifliydi 😄

Aslı KURUL TÜRKMEN burada güzel bir noktaya değinerek gençlere tavsiye olarak “Senin gibi insanları bul ve etrafını onlarla doldur” diyordu ve çok da güzel diyordu 😌

Sonrasında Linda ile görüşmeleri esnasında ( Bu arada Endeavour genel olarak fonlama üzerine kurulu bir kuruluş. Buradan hibe alabilmeniz için jüri üyeleri vs. var, çeşitli girişimlere ortak oluyor ya da destek veriyor ) birden fazla ülkede ve şehirde ofis açmanın risk olup olmadığı kendisine soruluyor.

Kendisi de “Aslında girişimleri ve girişimcileri birbiriyle etkileşim haline sokmamız gerekiyor. Bazı bölgelerde ofis açmak risk gibi görülse de; daima farklı fikirlere ve bakış açılarına ihtiyacımız vardı. Bu yüzden de global düşünce gelmeliydi. “ diyor.

Şimdiye kadar dikkat ettiyseniz hep farklı bakış açıları, farklı görüşlerden bahsediliyor. Kimsenin milyonluk şirketlerden, paradan, puldan bahsettiği yok. Ki kendileri milyonluk milyarlık şirketlere sahipler 😂 Demek ki adamlar bir şeyleri temele koyarak ilerlemişler.

Ve Linda ekliyor; “Girişimci olmak yalnız bir yolculuk. Sadece bir fikir bulmak, bu fikri sahiplenmek. Nerede yenilik yapmak istiyorsanız fikrinize inanın. Yapabilirim bakış açısına sahip olmalısınız.”

Son olarak ise her zaman viski ve hindistan cevizini deneyebileceğimizi, bunların muhtemeşem ikili olduğunu belirtiyor 😂

“Bir zirveyle, bir kitapla hayat değişmiyor. Hayat, doğru insanların hayatınıza girmesiyle değişiyor. “

2. Gün Programı

Programların süreleri keşke çok daha uzun olsa diye içten içe düşünürken, bir yandan da YGA 2020 ‘nin 2 güne yayılması çok keyifli geldi. Hem rahatla notlar çıktı, hem değerlendirmeler yapmak için çokça zaman oluştu.

Akan Abdula

2. günün başlangıcı kendisiyle yapıldı ve YGA başvuruları esnasında yapılan istatistiksel verilerin de güzel bir değerlemesi slaytlar eşliğinde yapıldı. Gençler neler istiyor, hayalleri neler, katılımcıların demografik bilgileri gibi konulara yer veriliyordu.

YGA 2020 etkinliğinde belki de en “çat çat” konuşan konuşmacı kendisi oldu diyebilirim. Sabah sabah “n’oluyoruz yav” oldum 😄 Slaytlarda gençler bir işte en çok huzuru aradığını söylerken “artık o işleri boşverin, öyle bir şey mümkün değil” tarzında bir şey söyledi.

Sonrasında öğrencilik hayatında alınan diplomaların artık en fazla 3-4 sene geçerli olduğunu, onların zamanlarında ekonomi okuyanların ekonomist olduğunu ancak bu dönemde bunun çok zor olduğundan bahsetti. Aynı şekilde bir yeteneğin üzerine konulmaması halinde maksimum 18 ay sürdüğü, sonrasında vasatın altına düştüğü de eklendi.

Bana kalırsa burada eğitim ve hedeflerden sonra kendisinin şu sözleri son derece güzeldi;

Mantıklı insan çevresine adapte olurken,

Mantıkdışı insan çevresini kendisine göre şekillendirir

Bütün yenilikler, mantıkdışı insanlardan çıkar.

Her girişimde kan, ter, gözyaşı var.

Melih ÖDEMİŞ
Sinan GÜLER ( Milli Basketbolcu )

Kendisini zaten sporla en ufak bir ilgisi olan herkes tanıyordur. Kendisinin de YGA hayal ortaklarından biri olduğunu duyunca sevinmiştim. Çünkü spor camiasından katılımcıların da özellikle takım ve ekip ruhu aşılama konusunda faydalı olacağını düşünüyorum.

Kendisi şu anda baba mesleğini yapıyor diyebiliriz. Sinan GÜLER’in babası da basketbolcuymuş ve bu meslekte çok iyiymiş. Kendisine bu konu hakkında “zor oldu mu?” diye soruluyor.

Kendi eksiğini göremeyen insan, kendini de geliştiremez diye söze başlıyor Sinan GÜLER. “Bir çok araba yarışı oyununda sizin önünüzden giden ve rakip olduğunuz bir hayalet araç vardır. Benim de böyle bir büyüğüm vardı. Hatalarımı öğrenmem, doğularımı fark edeblme adına çok iyi bir durumdu.” diyor.

Aynı zamanda “Önce birbirimizi sonra kendimizi geliştiriyoruz” diye de ekliyor.

“Bakış açısı, bakış aşısı”

YGA Ortak
Hakan ALP ( Yapı Kredi Genel Müdür Yardımcısı )

Kendisi son derece kibar bir beyefendi. Kendisinin konuşmasından aklımda kalan en önemlisi ise “Hayalimiz varsa, nedenimiz de var.” ve “Hayat e rağmen ile, saydıcılar arasında yaşanır” yaşanır.” Kendisi eğitime ve bilime önem veren, çalıştığı kurumu da bu doğrultuda doğru şekilde yönlendiren bir yönetici diyebilirim. YGA 2020 zirvesine yakışır biri.

Aynı zamanda kendisinin seminerine Aysel İNCE de katılıyor. Aysel İNCE, Microsoft’un Teknolojinin kadın liderleri yarışmasında birinci oluyor. Hikayesi ise oldukça ilginç ve çarpıcı;

Kendisi doğuda bir ilköğretim okuluna atanıyor. Buraya ailesiyle beraber giden Aysel öğretmene, babası isterlerse dönebileceklerini söylüyor. Aysel öğretmen bunu reddederek, orada kalmak istiyor. Sonrasında öğrencileriyle dersler işlemeye devam ediyor. Bir gün soruyor “Çocuklar dağın arkasında ne var” diye. Öğrencilerinin yanıtı ise “O dağların arkasında dağdan başka ne olabilir ki öğretmenim?” oluyor.

Aysel öğretmen işte o gün öğretmen oldum diyor. Sonrasında öğrencileri için can siperane şekilde çalışıyor ve bir bilim gönüllüsü oluyor. Tüm bu çabaları neticesinde yarışmaya girmeye hak kazanıyor. Yarışmadan 1 gün önce öğrencileriyle konuşurken, öğrencilerinden biri “Öğretmenim, başarabilecek misiniz?” tarzında bir sorusu üzerine; “Siz başardınız, ben anlatmaya gidiyorum” diyor. Sonuçta da zaten başarıyor 😇

Ülkemizde daha nice yüzlerce Aysel öğretmen olduğuna yemin edebilirim ama ispatlatyamam. Eğitim-öğretim sevgisi, çocukların eşit şartlarda eğitim alma haklarını savunurken bu eşitsizliği gidermeye çalışan nice öğretmenimize de buradan kucak dolusu sevgiler, teşekkürler.

Büyük düşün, küçük başla, hızlı yürü

Melih ÖDEMİŞ ( Yemeksepeti kurucu ortak )
Profesör Mehmet TONER ( Biyomedikal Mühendisi )

YGA 2020 vesilesiyle her konuşmacıdan çok büyük şeyler öğrendim, her birinin kariyeri birer efsaneydi ancak Mehmet TONER’in oturumu ha ri ka diyebilirim. Kendisi sağolsun, zaman dilimi farkı nedeniyle sabah 04.30 sularında bağlandı. O saate kadar olanları da canlı şekilde izlemiş, takip etmiş.

Kendisi başlamadan evvel katılımcılara bir soru iletti. “Başarılı olmak için gereken en önemli 4 nitelik nedir?” bunu sorarken de özellikle okullarda sizlere öğrettiğimiz yanıtları ( çalışmak, bilmek, öğrenmek, azim, hırs vs. ) istemiyorum, bilginiz olsun. diye ekledi. Şimdi yazının bu kısmına devam etmeden önce isterseniz sizler de aklınızdan hızlıca buna bir yanıt verebilirsiniz.

Kendisi aynı zamanda bunları açıklarken, her madde için bir de söz söyledi. Burada “Einstein’s Mistakes” isimli kitabı da öneriyor ve başlıyor tek tek açıklamaya.

  1. Hayal kurmak, hayal gücü ( amaç ) – Hayal kurmak, bilgiden daha önemlidir.
  2. Yaratıcılık ( araç ) – Yaratıcılık aklın eğlencesidir.
  3. Merak ( yakıt ) – Ben çok akıllı biri değilim ama doğuştan çok meraklıyım.
  4. İç güdü – Sezgisel akıl kutsal bir armağandır ve rasyonel akıl ise sadık bir hizmetkardır. Hizmetkarı onurlandıren ve hediyeyi unutan bir toplum yarattık.

Bu iç güdü için ise sonrasında izlediğim Ronaldo’nun bir belgesel örneğini veriyor kendisi. Ronaldo’nun çalışmanın ürünü olduğunu artık herkes kabul etmiş durumda. Ronaldo’yu karanlık bir sahaya alıyorlar, orta açıyorlar ve adam topun yarattığı basıncı hissedip, iç güdüsel olarak yönlendiği görmediği topu kaleye gönderiyor.

Bu özeti, Youtube’da 45 dakikalık geniş hali de var;

Ronaldo İç güdü testi

Sonrasında kalkınma ve ölçme- değerlendirme üzerine biraz konuşma oldu. Eğitim düzeninin hala daha sanayiye işçi yetiştirmek üzerine kurulu olduğu, kurulan bu düzenin de uzun bir süre değişmesinin çok zor olduğu söylendi.

Sanayideki kalite kontrol sistemini, eğitimde test ve notlar olarak uyguluyoruz. Sizleri çeşitli kulvarlara koyuyoruz ve ilgi alanınız, yetenekleriniz, talepleriniz bu kulvarları belirlerken önemsiz kalıyor.

Son olarak bilgiye ulaşmak mesele değil, bilginizi güçlendirmeye çalışın. şeklinde ekleme yapıyor ve şu örneği veriyor; bir markete giriyoruz. Bir aşçı ve ben. Aynı malzemeleri alıyoruz ve çıkıyoruz. Yapılacak iş basit; tarif var ( bilgiye ulaşmak mesele değil, elimizde bilgi var ) ve bu mevcut tarifi yapacağız. Aşçının yaptığı yemek çok lezzetliyken, benim yaptığım yemek çöp oldu. Bu yüzden bilginizi güçlendirmeye çalışmalısınız.

Kesinlikle çok değerli bilgiler verdi kendisi, kendisine çokça çokça teşekkür ediyorum.

Son olarak…

YGA 2020 bu sene de her zamanki gibi çok verimli, çok dolu dolu bir programla karşımızdaydı. Bu sene 20. yaşını kutlayan bu topluluk, çift kanatlı bireyleri, gönüllüleri ve mezunlarıyla daha da ilerleyecektir umarım.

Bu sene YGA’nın girişimi olan Piri uygulamasının içerik ve yazılım konularında ben de gönüllü başvurumu yaptım. Umuyorum ki seçilirim ve o ekipte yer alabilirim. Büyük bir heyecan ile bekliyor olacağım. Umarım YGA 2020 katılamayan arkadaşlarımız, 2021 ‘ de denerler.

Her şey için emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler 😇

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir