🌟🌟🌟🌟
Yönetmen: Wilson Coneybeare
Tür: Gerilim, Dram
Yapımı: 2019 – Kanada
Haftasonu boş zamanımın olması nedeniyle karar verdiğim film izleme gecesi için bu sefer alışık olduğum Yerli veya Komedi türündeki fimler yerine, “rastgele” modunda ilk gelen filmi izleme konusunda kendimle anlaşabildim 😊 Bu şekilde karşıma direk çıkan Amerikan Celladı filmine başladım.
Açıkçası filmini ilk 10 dakikası filmi kapatmayı dahi düşündüm. Giriş kısmı oldukça kasvetli ve ağır ilerliyordu. Ancak sonradan film oldukça açıldı ve harika bir şekilde kendine bağladı.
Amerikan Celladı filminin olay akışı
Film 2 adamın, hiç tanımadıkları biri tarafından kaçırılmalarıyla başlıyor. Kaçırma kısmı filmde gösterilmiyor, direk olarak onların kapatılacağı odada başlanıyor. Odada 10 adet kamera var ve filmin başından sonuna kadar canlı yayınlar için kullanılıyor. Sonrasında kaçıran kişi, hiç bir şey anlatmadan 2 kişinin neden kendilerinin kaçırıldıklarıyla ilgili olarak kendi aralarında ortak bir nokta bulmalarını istiyor. 5 dakika sürenin sonunda bu 2 kişi ortak bir paydada buluşamayınca; Henry ( kaçıran kişi ) bu sefer kendilerine gazete veriyor ve gazetelerden bulmalarını istiyor.
2 gazetede de ayrı haberler var ancak tek ortak haber Jeeter davası oluyor. Jeeter davası; 14 yaşında bir kız çocuğunun kaçırılarak, kaçırıldıktanbir süre sonra da vurulmasıyla alakalı bir dava. Sonrasında Henry pat diye bir adamı vuruyor. Adamın herhangi bir suçu olmadığını söylüyor. ( olaylardan da tam olarak bundan sonra başlıyor )
Diğer kaçırılan adam emekli bir yargıç ve Jeeter davasında mahkumun idam kararını veren kişi olduğu ortaya çıkıyor. Sonrasında “dava” başlıyor. Kameralar aracılığıyla canlı yayına başlanıyor ve tüm Amerika bu olanları canlı canlı izliyor. Hatta duruşmada jüri olarak oy kullanılıyor, izleyicilerin kullandıkları oylara göre de kararlar veriliyor.
Yargıcın haksız yere birini öldürdüğü ve asıl suçlunun da Henry olduğunu Henry kendi itiraf ediyor. Ancak kendisinin kaçırdıktan sonra da, cinayeti işledikten sonra da çeşitli ipuçlarıyla polise başvurduğunu; polisin ise hiç bir şey olmamış gibi bunları görmezden gelerek suçsuz bir adamın üzerine yoğunlaştığını söylüyor. Devamında olanları ise artık izleyecek olanlar kendileri görüp yaşasınlar 😅
Filmin girişinde Saw ( testere ) filminin kokusu buram buram gelmeye başladı. Hatta kaçırılanlardan biri de oraya atıfta bulunarak “ben asla ayağımı kesmem dostum, lanet olsun ! “ minvalinde bir replikle bunu destekliyordu. Film, adalet mekanizmasının sağlanamaması ve birinin bu adalet mekanizmasını sosyal medya üzerinden işletmeye çalışmasını konu ediniyor.
Boş vaktiniz varsa ve gerilim filmlerini seviyorsanız, 2019 yapımı bu filmi size de tavsiye ederim.
Bir yanıt yazın