Dizi olarak Black Mirror ‘ ın sıkıcı takipçilerinden biriyken ardından Netflix’e ara vermem sonucu ne yazık ki bu diziyi de bırakmak zorunda kalmıştım. Sonrasında geçen yıl çıkan son dizi / film karışımı olan Black Mirror :Bandersnacth i ise karantina nedeniyle izlemeye karar verdim. Hem can sıkıntımı alması hem de uzun zamandır aklımda olan bir film olması nedeniyle. Popüler olan şeyleri çok fazla sevemediğimden, ilk çıktığı dönemde izlememiştim ancak şu an unutuldu ve bana da “gün doğdu” diyebilirim 😀
Film 1984 yılında bir genç programcının başından geçenleri anlatıyor. Filmin başında bu filmin etkileşimli şekilde olduğu ve mouse ya da touchpadi elden bırakmamamız gerektiği uyarısı geliyor. Gerçekten oldukça sürükleyici bir film gibi. Etkileşimli olması nedeniyle, bir yandan izlerken bir yandan da bu yazımı yazıyorum. Böylece her senaryo hakkında bilgi sahibi olabileceğiz. Black Mirror :Bandersnacth hakkındaki görüşlerim anlık güncellenecek.
İlk seçenekler
Sabah kahvaltısı esnasında soldaki şekerli gevrek tarzında şeyi seçip, otobüste ise sağdaki kasedi dinleme taraftarı oldum. Sonrasında iş teklifi oldukça cazip gelmişti. Evinden çalışmayı seven ve uzunca bir süre yazılım işlerini evinden yürüten biri olarak bu sefer kendimle çelişip ofis teklifini kabul ettim. Ancak bu sefer iyi yazılımcı çocuk, yanlış tercih adamım diye beni uyardı. “Herkesin hayatına kimse karışamaaz” diye isyan etmeye kalkacaktım da, hop başa döndük 😅
Başa döndük ama; bu sefer diyaloglar farklılaştı. Senaryo direk baştaki gibi ilerlemiyor.
Seçenek 3
İş teklifini reddedip, evde çalışmayı kabul ettim. Beni yalnız bırakın dedim bakalım.
Yazılımcı kızanın da hoşuna gitti, bana bir playlist verdi. Yazılım esnasında bunları dinlemem gerektiğini söylüyor. Önceki sefer yılbaşına yetiştirelim derken güzelim projeyi mahvettiydik.
Karakterin psikolojik destek aldığını şu an öğrendim. Hayır dediğine pişman olan bir psikopat olmuş olabilirim. Ya arkadaşım hayır dedim, niye sorgulayıp soluğu psijologta alıyorsun ki o zaman öyle bir şey sormasaydınız bana 😅
Seçenek 4
Geçmişteki anne olaylarının konuşulmasını isteyip istemediğim soruldu. Psikoloğa ana bacı karıştırmaması gerektiğini söyledim, 2. kez ısrar etti onda da yine hayır dedim. Sanıyorum doğru ilerliyorum.
Karakter biraz sünepe gibi ama playlisti almaya D&R gibi bir yere girdi. Bakalım neler yapabiliyoruz. Burada da albümleri bana sordu da, albümler hakkında çok bir bilgim yok ne yazık ki 🙄
Baba geldi, bara gidip biraz takılalım diye. Yemek için biraz stresliydim, yanlış kod satırına da denk gelince birazcık tartışma çıktı aramızda. Banderstach ‘ i bitirmek istediğimi o da biliyor ancak hepten dışarıya çıkmamazlık olmazdı. Bara getirmek yerine psikoloğa getirdi beni. Ben de doktora kafamın çok dağınık olduğuyla alakalı içimi dökmeye başladım. Hala daha kontrolün onda olmadığını söyleyip duruyor bu çocuk, fazlaca sinir ediyor beni 😆😀
İlacın dojazını gene arttırdı bu kadın. Hap içtikçe bir insan nasıl kod yazabilir ki? Onca dışarı çıktık bari azıcık kahve neyin bi’şeyler alsaydık eve.
Seçenek 5
İlaçları tuvalete atma seçeneği çıktı karşıma. Sanki yapımcılar da beni duymuş gibilerdi. 3 hafta sonra yılan gibi bir kızan oldum, öyle titremeler şunlar bunlar kalmadı tabii. E dayarsanız o kadar ilaç nefes alamazdı tabi bu yavrucak.
Yazılımcı çocuk bana bir belgesel verdi, çalışırken izle ilham olur diye. Jerome F. Davieds’in hayatı ( filmin asıl konusu olan Bandersnatch isimli kitabın yazarı. Kendisi psikolojik sorunlar nedeniyle karısının kafasını kesmiş )
Belgesel bizim karaktere iyiden iyiye “kontrol, kader senin elinde değil ne halt edersen et” şeklinde bir düşünce aşıladı. Aile fotoğrafını mı kitabı mı almak istersin sorusuna kitap dedim, umarım azıcık okur da aklı başına gelir.
Sabah uyandığında kabusla uyandı ve kod yazmaya devam etti. Hata aldığı için ya çay dök ya da bilgisayarı parçala seçeneği vardı. Ben de “en kötü ihtimal verileri kurtarırız” diye çay döke basınca, eleman epey bir dellendi. Bir işaret falan ver diye ısrar edince, seçeneklerden Netflix’i seçtim. Bu sefer ekranda “Netflix’te seni izliyorum. Kararları senin adına ben veriyorum” yazdı. Fazlaca ürkünç 😯 Şimdi 1980 ‘ li yıllardan birine Netflixi anlatıyoruz 😂
Psikoloğa gidip gelecekten biriyle konuştuğunu söyledi. Ancak psikologta “Hadi oradan be, biri film izliyor gibi bizi izleyecek ve böyle ücra bir yerde olacağız ha? Biraz daha heyecan istemez miydin ana kuzusu” diye başladı, dövüşmek için can atıyor manyak.
Birden bir film setindeymişiz gibi bir şey oldu ve ardından olay bitti. Anneni anlat ve jeneriğe geç kısmında tekrar jeneriğe geçtim bir sonraki bölüme atladı. Çok ilginç bir şey, biraz internette de bunu araştıracağım. Ancak ilk deneyim için oldukça karmaşık bir film olduğunu söyleyebilirim. 🙂
Black Mirror :Bandersnacth kısmı ile alakalı incelemelerim devam ediyor olacak.
Bir yanıt yazın